Haftalık bilişim teknolojileri ve ekonomi gazetesi BThaber’in 22-28 Şubat 2016 sayısında, 4K ve 4K’ya geçiş süreci ile ilgili bir söyleşim yayınlandı.
BThaber sayı 1060 sayfa 26 |
Kendinizden bahsedebilir misiniz? Sony ile bir araya nasıl geldiniz?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve TV Bölümü’nden mezun oldum. Serbest olarak görüntü yönetmenliği yapıyorum. Genellikle yabancı prodüksiyonlar için çalışıyorum ve belgesel, reklam, tanıtım filmi gibi projelerde görev alıyorum. 2011 yılından beri, Sony’nin Avrupa çapındaki başarılı medya profesyonellerini biraraya getiren Bağımsız Sertifikalı Uzman(ICE) isimli eğitim programı bünyesinde Sony Profesyonel müşterilerine yönelik çeşitli eğitimler ve sunumlar veriyorum, ürün testleri ve tanıtımları yapıyorum.
Öncelikle 4K teknolojisinden bahsedebilir misiniz? 4K teknolojisi hayatımızda neleri değiştirecek?
4K, HD çözünürlüğünün yaklaşık 4 katı daha fazla piksel sunan bir video çözünürlük formatı. HD’ye kıyasla çok daha etkileyici görüntüler sunan bir format. Renklerin daha doygun ve renk tonlarının daha çeşitli olması, bugüne dek televizyon ekranlarında göremediğimiz kalitede görüntüler görmemizi sağlıyor. Tabii hem yayının 4K olması hem de izlenen monitör ya da televizyonun 4K çözünürlüğü destekliyor olması gerekiyor. Hayatımızdaki öncelikli ve en büyük değişiklik, 4K’yı destekleyen yeni televizyonlara veya ekranlara geçiş olacaktır. Tabii gözle görülür çözünürlük artışının etkisi ile, televizyon veya sinema filmi izleme keyfi de artacaktır.
4K’ya geçiş sürecinde Türkiye’yi ve dünyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir süreç bizi bekliyor?
Süreç, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son derece hızlı ilerliyor. 4K yayın yapan televizyonların sayısı giderek artıyor. Sanırım, en geç iki yıl içinde tüm yeni televizyonlar 4K’yı ve hatta HDR(High Dynamic Range) teknolojisini destekliyor olacak. Ayrıca, 4K projeksiyon cihazlarının kurulduğu yeni sinema salonlarının sayısında da artış var. Bugün bile 4K projeksiyon cihazlarının kurulu olduğu salon sayısı 300’ün üzerinde. Önümüzdeki sene bu sayının 400’ü geçmesi bekleniyor. Bu süreçte, tüketicilerden daha çok yayıncı kuruluşlara büyük bir görev düşüyor. Daha fazla 4K içerik üretmek için 4K iş akışına ve yayıncılık altyapısına yatırım yaparak, bu çözünürlüğü olabildiğince fazla sayıda tüketiciye ulaştırmaya yönelik bir süreç takip etmeliler.
4K’ya geçerken ekipman seçimlerinde nelere dikkat etmek gerekir?
4K yatırımı yaparken, 4K çekim yapabilen kameralardan daha çok, 4K iş akışına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
4K çözünürlüğünde çekim yapabilen kameraların sayısı giderek artıyor. Geleceğe dönük, uzun ömürlü kamera yatırımı yapmak isteyenler mutlaka 4K çekim yapabilen bir kamera tercih etmeli. Ayrıca, XAVC gibi 4K iş akışında son derece verimli çalışan kodeklere sahip kameralar tercih edilirse, 4K çözünürlüğünde çalışırken maksimum performans elde edilebilinir. Sony’nin PXW-FS5 ve PXW-FS7 model kameraları, hem düşük maliyetli olmaları hem de XAVC kodeği ile çekim yapabilmeleri sebebiyle, 4K kamera yatırımı için doğru bir tercih olabilir.
Ancak, 4K hem daha fazla işlemci gücü hem de daha fazla saklama alanı gerektirdiği için, asıl dikkat edilmesi gereken alan post-prodüksiyon süreci olmalı. Hızlı, pratik ve etkili bir iş akışı için mutlaka 4K çözünlüğünü kaldırabilecek sistemler edinilmeli. Ayrıca, saklama ve arşivleme gibi ihtiyaçlar için çok daha yüksek kapasiteli sabit diskler tercih edilmeli.
Sinema, dizi ve reklam sektörünün 4K teknolojisine bakış açılarından bahsedebilir misiniz?
4K destekleyen mecraların sayısı arttıkça; 4K içerik üretimi de artacaktır. Mesela, sinema salonlarındaki 4K projeksiyon cihazlarının sayısı arttıkça, reklam verenler de bu teknolojiyi destekleyen içerikler üretmek isteyecektir. Bu da, 4K çekilecek reklam filmlerinin sayısında artışa sebep olacaktır.
Sinema ve dizi gibi mecralarda 4K çekim yapmanın bazı teknik avantajları da var. Elinizdeki 4K çözünürlüğünde çekilmiş bir görüntüyü, gerekirse dijital olarak stabilize etmek veya dijital olarak yeniden kadrajlamak(çerçevelemek), HD çözünürlüğündeki bir görüntüyü stabilize etmeye veya kadrajlamaya göre çok daha verimli. Sadece bu sebeple, yayını 4K olmayacak bazı içerikler bile 4K çözünürlüğünde çekilebiliyor.
Ancak, daha fazla çözünürlük aynı zamanda daha fazla detay ve bununla birlikte daha fazla hatanın görülmesi riskini de beraberinde getiriyor. Büyük ekranlarda ya da perdede, çok daha yüksek çözünürlükle bir filmi izlerken, çekim esnasında yapılan bazı teknik hataların(ışık, kamera hareketi, dekor ve makyaj gibi) görünürlüğü de artar. Bu da, dizi ve sinema filmi içerik üreticilerinin dikkat etmesi gereken bir husus.
Sanal gerçeklik teknolojisi (VR) sizce gelecekte sinema ya da televizyonlarda yer alabilir mi?
Bu alandaki gelişmeler umut verici. Şimdilik, mobil mecralarda giderek daha fazla popüler hale gelen sanal gerçeklik, sanırım yakın zamanda evlerimize ve hatta sinema salonlarına da girecek. Sürekli yeniliklere ihtiyac duyan teknoloji dünyası ve sinema endüstrisinin bir sonraki önemli gelir kaynağının sanal gerçeklik olması da kaçınılmaz gibi görünüyor.